Yine saatler süren yürüyüşün ardından yine açlık başa vuruyor ki tam da yerinde, La Rambla'nın ortasında "Mercat de la Boqueria" nın hemen de önündeyiz. İçeri girişimiz ve ne yiyeceğimize karar verişimiz arasında baya bir zaman geçtiğini karınlarımızdan gelen çığlıkları farkettiğimizde idrak ediyoruz. Ama pırıl pırıl meyveler, iştah açıcı sebze, kuruyemiş ve tuhaf tuhaf balıklar ilgimizi ve iştahımızı cezbediyor, her tezgahın önünde dakikalar geçirmiş ve biraz da atıştırmış buluyoruz kendimizi. Bizim balık pazarının cook daha büyük, cok daha renkli, canlı ve heyecanlı versiyonu, ve tabi itiraf etmek gerekir ki daha turistik...
Hoşgeldiniz:)
Bu hikâye yeni başlamadı. "1”imizin 4100 gr.lık bir topaç olarak dünyaya geldiği güne kadar geri dönmeye gerek yoksa da bir miktar geriden başlayacağız. Zira ayaklarımıza ve ağzımıza üşenmeyip elimize üşenmekle alakalı sorunlarımız vardı. Sonra arşivdeki fotoları taramak ve her seferide o lezzetlere esir düştüğümüzü anlamak da zaman aldı. Eskilerden gelecektekilere bir lezzet yolculuğu boylece kayda alındı.
İki Topaç
Yediklerimiz
Takipçiler
- Amasra (1)
- Antakya (1)
- Antalya (1)
- Assos (1)
- Atina (1)
- Balık (5)
- Barcelona (4)
- Berlin (2)
- Bira (3)
- Burger (1)
- Cupcake (2)
- Çeşme (3)
- Çikolata (1)
- Datça (1)
- Dondurma (1)
- Ege Mutfağı (2)
- Gökçeada (1)
- Hamburger (1)
- İstanbul (5)
- İtalya (1)
- Kahvaltı (7)
- Kapadokya (1)
- kebap (5)
- Kokoreç (1)
- Krep (1)
- Kumru (1)
- künefe (1)
- Londra (3)
- Makarna (1)
- Mangal (2)
- Meksika (1)
- meze (2)
- Milano (1)
- Muffin (1)
- Ocakbaşı (1)
- Paris (1)
- Pazar (1)
- Pide (1)
- pizza (3)
- Polenezköy (1)
- Roma Dondurması (2)
- Salata (3)
- Sosis (1)
- Şarap (1)
- Tapas (2)
- yöresel yemekler (1)
- Zeytinyaglı (1)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder