Atina'da 2 aksam

Toplantıların tecavüzüne uğrayan gezimiz bize Atina şehrini gezip görme imkanı vermese de görevimizi yerine getirdik ve yememiz gerekeni yedik.
Yunanlıların Türk mutfağından zerre kadar farkı olmayan mutfaklarında Kebab ="souvlaki", Döner="Gyros" ve soğanlı patlıcan="imam", "dolma", "fava" gibi bizlere çok enteresan gelecek ve yurt hasreti çektirmeyecek tadlar mevcut.
Bu lezzetlere ulaşacağınız bölgelerden en popüler iki tanesi(en azından bizi buralara yolladılar) Monastiraki ve Plaka bölgeleri ki kendileri zaten bir hayli yakın. 

Monastraki irili ufaklı mağazalarla dolu caddelerin birleştiği bir noktada. Önce alışveriş ardından atıştırma için 10 numara. Bir de pazar günleri meşhur bir pazarı varmıs ama biz göremedik tabi. 
Yanyana dizilmiş yunan kebapçıları "Savvas", "Thanasis" ve köşe başını tutmuş, duvarları ünlü ziyaretçilerin fotoğrafları ile süslü "Bayraktaris". Biz, Yunanlı dostlarımızın "en iyi kebap orada" yönlendirmesini dinleyor souvlaki için rotayı "Savvas"a doğru çiziyoruz. Menu sınırlı söylenecekler belli; greek salat, cacık(sarmısaklı yogurt), patates, ortaya gyros, herkese bir souvlaki.
Salata harika ve patates kızartması harika, yanında üzerine sonradan tuz ekilmiş bol yağlı bir pide geliyor, tek başına bile yenebilir. Porsiyonlar çok büyük. Ne kadar lezzetli olsa da iIllaki tabakta kalacak. Gyros ve souvlaki konusunda yorum Arif den geliyor "Türkiye de böylesi yok", "e çünkü domuz yok" :) Dana yemiyorum domuz mu yiyeceğim, ama benim tavuk souvlakinin tavuk şişten çok bir farkı yok doğrusu. Birşeyler kaçırıyor olabilirim:) Garsonlar burada da Türkiye kökenli çıkıyor, Türkçe konuşuyor, hizmette kusur etmiyor. Çatlayana kadar yiyoruz kişi başı 15 euro gibi bir hesap ödüyoruz.


Plaka Acropolis in arkasına saklanmış, Atina şehrinin içinde küçük bir Ege sahil kasabası tadında. O bildik taş sokaklar, incik boncuk satan dükkanlar, sokağa masaları atmış sıra sıra restaurantlar. Bir aşağı bir yukarı yürüdükten sonra en kalabalık olan ve sonradan en eski ve meşhur olduğunu öğreneceğim "Byzantino" ya oturuyoruz. Aceleci garson abimiz boşalan masayı 30 sn de temizliyor. Kalınca menüyü önümüze bırakıveriyor. Tercihlerimiz çok enteresan değil ama yemekler başarılı; tavuk, köfte, ıspanaklı kiş, ve tabi olmazsa olmaz greek salat. Beynir ve kocaman kesilmiş domates salatalık üzerine bolca zeytin yağı ve limon; başka da bir şey değil ama kış ortasında bizim mumla aradığımız bu domates tadındaki domatesler, 3 kilo alıp bavula atsam mı diye düşündürüyor insana. Bu yorgunluğun üzerine bir de bira iyi gider deyip, (zaten çok geniş olmayan bira seçeneklerinden) yunan birası MYTHOS'u söylüyorum. Marmara'dan hallice, ama neyse denemiş olduk:) Yemek sırasında fotograf çekmeyi unuttuk, bari sonrasında çekinelim, hatıra fotoğrafımız olsun....



0 yorum:

Yorum Gönder