AMASRA Salatası

Sadece salatası için Amasra'ya kadar gidebilecek adanmışlığa sahibiz. Ama hazır niyet etmişken arada Sapanca ve Abant'a uğruyor ne yiyebiliriz bakıyoruz. İyi de ediyoruz ki Sapanca kordonunda açık bufe kahvaltı ve mis gibi çay , hafta sonu erken kalktığı için mızırdanan bedenleri kendine getiriyor. Gözler hala kapalı ama, uykudan değil, güneşten. Kahvaltıda yöresel falan bir numara yok. Bir çorba olayı vardı ama ona da bir anlam veremedim şimdi. Her neyse, peynir-zeytin-salam büfeyi süpürüyor 3-5 bardak çayla demleniyoruz. Kahvaltıda sınırsız çayı cok seviyoruzzzz!


Abant bizi yoruyor; at bin, karda yürü derken Amasra'daki tek adresimiz "Lütfiye Teyzenin Pansiyonu"na varıyoruz. Lütfiye Teyze her zamanki gibi yerim yok diyor ama bize bir oda veriyor. Ardından acıkan karınları, daha once Duygu ve Deniz ile beraber test edip onayladığımız "Çeşm-i Cihan Restoran" a taşıyoruz. 


Amasra Salatası ENFES! Garip bıçaklarla kesilmiş oymalı kakmalı havuc ve turpların altında salatalık, domates, soğan, marul, kırmızı lahana, yeşil biber, maydanoz, roka, semizotu, dereotu, gibi bilimum ot bir arada. İnsan "amaan ben de evde bundan yaparım" diyor ama olmuyooorrr olmuyorrrrrrr.



Bir de balık mevzusu var tabi, karadenizin azgın dalgalarında kopup gelmiş mevsimine göre taze taze.. Ekim sonundayız o zaman, Erhan Barbun yiyor, ben soyleyince ne kadar inandırıcı olacağı şüpheli olmakla beraber, "balık agızda dağılıyor":P Olsun ben salatam mezem ve tabi patates kızartmamla mutluyum:)

 
Lütfiye teyzenin balkonunda yudumlanan biralarla sona eren gece, yine o balkonda Lütfiye Teyze'nin elleriyle hazıladığı, manzaraya yaraşır kahvaltıyla yeni günle bulusuyor.




0 yorum:

Yorum Gönder